Translate

9 Nisan 2014 Çarşamba

Anti-Sosyal Yaşam Uygulaması Cloak.

Sosyal ağların herkesi her an takip ettiği, uydu haritalarından arkadaşlarınızın yerini her an görebildiğiniz yeni mobil çağda, sosyalleşmeye biraz ara verip yalnızkalmak isteyenler için de bir uygulama ortaya çıktı.
AppStore'da yayına giren Cloak isimli uygulama, kullanıcının belirli veya tüm arkadaşlarının, Facebook, Foursquare veya benzeri uygulamalarda yaptıkları yer bildirimlerini haritaüzerinde göstererek, bu kişilerle karşılaşmasını önlemek üzerine çalışıyor.
Bir arkadaşının ona doğru yaklaştığını haber veren veya bir mekana girerken arkadaşlarının içeri olup olmadığını kontrol edebilmesini sağlayan uygulama sayesinde insanlar özellikle karşılaşmak istemedikleri insanlardan uzak durabilmek için teknolojinin tüm imkanlarını kullanıyorlar. Yine de telefonunun GPS özelliğini kapatarak herkesten habersiz bir mekanda oturan bir arkadaşla karşılaşmak mümkün. Ordada şans faktörü yanınızda olmalı :)

Sabit Disk Temizliği

Sabit diskiniz er ya da geç ömrünü tamamlayacak, kendini emekliye ayıracaktır. Bazı durumlarda bu, yavaş yavaş gerçekleşir ve bu sırada verilerinizi yedekleyebilirsiniz. Ancak diskiniz bazen bir anda çalışmayı reddedebilir.
Bu tür sorunlara karşı hazırlıklı olsanız bile, yedeklerinize yeni bir sabit disk alıp Windows'u kurana kadar erişemeyebilirsiniz. Ancak aşağıdaki web siteleri ve araçları, sabit diskiniz ne durumda olursa olsun, verilerinize ulaşmanıza olanak sağlıyor.
CrashPlan, yedeklerinize birçok biçimde ulaşmanıza izin veren harika bir çözüm. CrashPlan+ veya sınırsız üyeliğiniz varsa verilerinizi CrashPlan sunucularına yedekleyebiliyor, onlaraCrashPlan'ın mobil uygulamasıyla ulaşabiliyorsunuz.
Bu işlev, bazı zamanlarda hayatınızı kurtarabilir. Örneğin üzerinde çalıştığınız bir belge yedeklenmişse, ona CrashPlan uygulaması üzerinden erişip istediğiniz kişiye e-posta olarak gönderebilirsiniz.
Notlarınızı kağıda yazmak yerine bilgisayarınızda saklamayı tercih ediyorsanız, Microsoft'un note alma programıOneNote, onlara internetten ulaşmanıza izin veriyor.
Office Online, OneNote'un tam anlamıyla işlevsel bir sürümünü web'e taşıyor. Bazı özellikleri eksik olsa da sabit diskinize erişemediğinizde imdadınıza yetişecek kadar iyi.
Farklı amaçlar için kullanabileceğiniz Dropbox, önemli dosyalarınızı her zaman erişebileceğiniz uzaklıkta tutmasıyla kritik bir işlev görüyor. Dropbox'ın ücretsiz mobil uygulaması, neredeyse her mobil platformu destekliyor. Dropbox sayesinde belgeler, hesap tabloları, resimler ve indirmeler gibi önemli en önemli dosyalarınızı bulutta, güvende saklayabiliyor, istediğiniz zaman kolayca cihazınıza kaydedip görüntüleyebiliyorsunuz.
CCleaner, sisteminizdeki çöplüğü temizlemek ve onu optimize etmek için harika bir araç ancak az bilinen özellikleri de var. Örneğin sabit diskinizde yüklü programların listesini bir metin dosyasına kaydedebiliyorsunuz. Windows'u baştan kurarken tüm programları yedekleme şansınız olmadığından, böyle bir işleve ihtiyacınız olabilir. Tools sekmesi > Uninstall yolunu izleyin. Sağ altta "Save to text file..." seçeneğini göreceksiniz.
Küçük bir not: CCleaner'ı indirirken araç çubuğu içermeyen "Slim" sürümünü seçmeye dikkat edin.
Bilgisayarınızı baştan kurduktan sonra en son isteyeceğiniz şey, başında saatlerce oturup programlarınızı kurmakla uğraşmaktır. Windows ve Linux'ta çalışan Ninite, seçtiğiniz programları otomatik olarak yükleyerek sizi bu dertten kurtarıyor. Mac OS X kullanıcıları, Ninite yerine Get Mac Apps'i kullanabilirler.

Demonoid geri döndü!

İki yıl önce, yasalarla başı derde girince kapanan popüler Bittorrent sitesi Demonoid yeniden açıldı. İngiltere hükumeti tarafından kapatıldıktan sonra alan ismi satışa çıkan Demonoid'in eski sahipleri tarafından mı yoksa yeni sahipleri tarafından mı yayına sokulduğu ise belli değil. SunucularıUkrayna'da bulunan Demonoid'in, şu sıralar çok karışık olan ve iç savaşın eşiğinde olan Ukrayna'daki yasal boşluktan yararlanarak yeniden yayına girdiği düşünülüyor.
Demonoid'in yöneticileri, siteyi bulut tabanlı bir sisteme taşıdıklarını ve bu sayede zararlı yazılımların saldırılarından daha kolay korunabildiklerini açıklarken sitenin geliştirme ekibinin de yeni versiyondaki bazı bug'ları temizlemek için çalıştıklarının altını çizdi. Bakalım, geçmişi kapanık açılmakla geçen Demonoid bu sefer ne kadar süre açık kalmayı başarabilecek?

Mobil Tarayıcılar İçin İpuçları

Cep telefonuyla internette gezinmek eziyet gibi geliyorsa, işte bu eziyeti hafifletmenin yolları!

cep, telefon, web, gezinti, daha iyi, deneyim
Ekranınız ne kadar büyük, web tarayıcınız ne kadar iyi olursa olsun, telefonunuzda internette gezinmek, birbilgisayardaki kadar rahat olmayacaktır. Akıllı cebinizde kusursuz bir gezinti deneyimi yaşamayacağınız bir gerçek, ancak bunu şimdikinden çok daha iyi bir hale getirebilirsiniz.

Faydalı kısayolları ezberleyin

Tüm mobil web tarayıcıları, eksik kaldıkları yönlerden haberdardır. Bu yüzden çoğu, ekranda tüm işlevleri göstermek yerine onları gizlerler. İşlevleri nerede bulacağınızı bilmiyorsanız, cebinizle sörf yapmak can sıkıcı bir hal alabilir. Biraz eğitimle bu tür sıkıntıları kolayca atlayabilirsiniz.
Hangi ipuçlarını öğrenmeniz gerektiği, kullandığınız mobil web tarayıcısına göre değişiyor. Bu yazımızda Safari ve Chrome'a özel ipuçlarını sıralayacağız.

Mobil Safari

Sayfa içinde arama: Bu işlevi kullanmak için aradığınız metni adres çubuğuna yazın ve aşağı doğru kaydırın. "Bu sayfada" bölümü, aradığınız metnin vurgulu olarak gösterilmesini sağlayacak.
Alan adı uzantılarını hızla yazın (iOS 7 ve sonrasında): Bunun için "." tuşunu basılı tutun. Bunu yaptığınızda ekrana aralarından seçip yapabileceğiniz alan adı uzantıları gelecek.
Web tarayıcısı geçmişinizde hızla dolaşın: Soldan sağa doğru kadırarak geçmişiniz içinde kolayca dolaşabilirsiniz. Bunun yerine geri düğmesine basmak zor değil, ancak bu tür hareketler kullanımınızı hızlandırabilir.
Favorilere ekleyin: Bir siteyi sıkça ziyaret ediyorsanız, paylaş düğmesine dokunun ve "Yer işaretlerine ekle" seçeneğini seçin. Şimdi "Favoriler" konumunu seçin.

Chrome

İstediğiniz yere yakınlaştırın: Bazı siteler, iki parmağınızı kullanarak istediğiniz yere yaklaşmanıza izin vermiyorsa, bu sorunun üstesinden gelebilirsiniz. Chrome'un ayarlarını açın ve Erişebilirlik altındaki "Force Enable Zoom" kutucuğunu işaretleyin.
Sayfada metin arama: Menü simgesine dokunun, Bul'u seçin ve aradığınız metni girin.
Sekmeler arasında geçiş yapın: Parmağınızı üstteki araç çubuğu üzerinde sağa veya sola kaydırarak sağdaki ve soldaki sekmelere hızla geçiş yapabilirsiniz.
Tüm sekmeleri görüntüleyin: Sekme simgesini aşağı doğru sürükleyerek açık olan tüm sekmeleri ekrana getirebilirsiniz.
Ekranınız ne kadar büyük, web tarayıcınız ne kadar iyi olursa olsun, telefonunuzda internette gezinmek, birbilgisayardaki kadar rahat olmayacaktır. Akıllı cebinizde kusursuz bir gezinti deneyimi yaşamayacağınız bir gerçek, ancak bunu şimdikinden çok daha iyi bir hale getirebilirsiniz.

Faydalı kısayolları ezberleyin

Tüm mobil web tarayıcıları, eksik kaldıkları yönlerden haberdardır. Bu yüzden çoğu, ekranda tüm işlevleri göstermek yerine onları gizlerler. İşlevleri nerede bulacağınızı bilmiyorsanız, cebinizle sörf yapmak can sıkıcı bir hal alabilir. Biraz eğitimle bu tür sıkıntıları kolayca atlayabilirsiniz.
Hangi ipuçlarını öğrenmeniz gerektiği, kullandığınız mobil web tarayıcısına göre değişiyor. Bu yazımızda Safari ve Chrome'a özel ipuçlarını sıralayacağız.

Age Of Mythology Severlere Müjde!

Günümüzde eski oyunların bir bir aramıza yeniden katıldıklarına şahit oluyoruz. Örneğin Baldur's Gate serisinin yenilenmesi, büyük bir oyuncu grubunu mutlu etmişti. Pek tabi Age of Empires II'nin yenilenmesi, çok daha büyük yankı uyandırmıştı.
Tüm bu oyunlar, Steam üzerinden, günümüz bilgisayarları ve işletim sistemlerinde oynanabilir şekilde yenilendi. Hal böyle olunca, insanlardan gelen talepler de arttı. Konu Age of Empires serisi olduğu zaman, Age of Mythology isimli yapımın yeri bazıları için bambaşkadır. Uzun süredir hakkında konuşulan oyun, sonunda yenilenmiş bir şekilde Steam platformunda karşımıza çıkacak. 2002 yılına damgasını vurmuş olan gerçek zamanlı strateji türündeki oyunun, resmi çıkış tarihi 8 Mayıs olarak lanse edildi.
Hem oyunun kendi sitesinde, hem de Skybox Games tarafından yayınlanan video ile de kesinlik kazanan yeni Age of Mythology, beraberinde birçok yenilik getirecek. İlk olarak grafik kalitesinde bir artış yaşanacak. Özellikle daha iyi ışıklandırma ve gölgelendirme ile karşılaşacağımız bir gerçek ve su görüntülerinde de gözle görülür bir fark olacak.
Skybox Games'in üzerinde çalıştığı bu yenileme, aynı zamanda orijinal oyundan bazı farklılıklar da içerecek. Artık Twitch aracılığı ile online video yayını yapabilecek, Steamworks Workshop ile yeni modlar ve haritalar yaratabilecek, Steam achievements ile farklı zorlukları aşmak için uğraşacak, sanal kartlar kazanabilecek ve birçok farklı topluluk işine bulaşabileceğiz. Pek tabi Treaty ve yenilenmiş Observer mod'larını da unutmamak lazım.
Age of Mythology: Extended Edition adı altında satışa çıkan ürün, içerisinde hem orijinal oyunu, hem de The Titans eklenti paketini barındıracak. Ürünün satış fiyatı 29.99 dolar olarak belirlenmiş durumda. An itibariyle Steam üzerinden ön siparişe açık olan yapım, beraberinde yüzde 20'lik bir indirim de getiriyor. Meraklısına duyurulur...

Ubuntu One Kapanıyor!

Ubuntu'nun, bulut depolama servisi Ubuntu One kapanıyor. Yapılan açıklamaya göre, DorpboxOneDrive veyaGoogle Drive gibi ücretsiz ve yüksek kapasiteli bulut depolama servisleriyle rekabet edemeyen Ubuntu One, yeni hesap açılışlarını durdurdu.
Ubuntu'nun geliştiricisi Canonical, 2009 yılında Ubuntu 9.10sürümü ile birlikte Ubuntu One servisini de hizmete açmıştı. Kullanıcılar 5 GB'lık ücretsiz depolama alanının yanında ayda 3.99 dolar ödeyerek 20 GB'lık ekstra depolama alanına ve stream müzik servisine sahip olabiliyorlardı. Ancak bu servis artık rakipleri ile yarışamaz durumda.
Canonical mevcut Ubuntu uygulamalarını güncelleyerek Ubuntu One servisini dağıtımdan kaldıracak. 1 Haziran'da servis kapatılacak ancak 31 Temmuz'a kadar kullanıcılar dosyalarını indirme imkanına sahip olacaklar. Bu tarihten sonraysa servis tamamen kapanacak ve dosyalara erişmek mümkün olmayacak.
Eğer Ubuntu One servisini kullanıyorsanız, bir an önce dosyalarınızı yedeklemenizde yarar var...

Virüs Hakkında 5 Efsane!

Zararlılar neredeyse her yandan karşımıza çıkıyor. Bu sayede "zararlı", "virüs", "güvenlik riskleri" gibi terimleri çoğumuz yakından tanıyor. Ancak ne yazık ki çoğu kullanıcı, güvenlik konusunda bazı yanlış bilgilere de sahipler. Bir güvenlik yazılımı kullansanız dahi doğru davranmamanız halinde riskte olabilirsiniz. İşte sisteminizin zararlıların ele geçmesine neden olabilecek 5 yanlış inanış.

1. "Virüs bulaştığında bunu fark ederim"

Modern zararlılar sessizlikleriyle dikkat çekiyorlar. Bazı tür zararlılar PC'nizi yavaşlatabilse de bu durum, artık her zararlıda gerçekleşmiyor. Hatta bazı zararlılar kendilerini normal yazılımlar gibi gösterebiliyorlar.

2. "Garip siteleri açmıyorum, o yüzden bana bir şey olmaz"

Dosya paylaşımı, yetişkin içerik siteleri gibi sitelerde zararlılar bulunabileceği doğru. Ancak normal web sitelerinde de zararlı bulunabiliyor. Bunun nedeni, parolalarının zayıf olması veya güvenlik sorunları nedeniyle hack'lenmiş olmaları. Bu yüzden "karanlık" siteleri ziyaret etmemek, artık zararlılardan ve saldırılardan kurtulmak için yeterli değil.

3. "Mac'lere zararlı bulaşmaz"

Listemizdeki en tehlikeli efsanelerden biri de bu. Apple, bu iddiayı web sitesinden kaldıralı yıllar olsa da, Mac kullanıcıları hala bilgisayarlarına zararlı bulaşmayacağını düşünüyorlar. Zararlıların Windows işletim sistemi için daha büyük bir sorun olduğu doğru, ancak suçlular Mac'i unutmuş değiller. Son senelerde Mac'e özel zararlıların ortaya çıktığına rastladık. Bazı zararlılar ise hem Windows'u, hem de Mac'i etkileyebiliyor.

4. "Bilgisayarımda çalacak bir şey yok"

PC'nizde önemli bilgiler depolamasanız da suçluların işine yarayacak birçok bilgiye sahip olabilirsiniz. Adres defterinizdeki herkes, spam e-postalar için iyi bir potansiyel oluşturur. Web tarayıcınızla bağlantınız arasına bir zararlı yerleştirilerek oturum açma bilgileriniz çalınabilir. Suçlular için çekici bir hedef olmak için çok zengin olmanıza gerek yok, genelde sadece kendiniz olmanız yeterlidir.

5. "Bilgisayarı formatlayıp, yedekten geri alabilirim"

Çoğu kullanıcı, zararlılardan bilgisayarı sıfırlayıp, işletim sistemini baştan kurup, yedekteki dosyaları geri alarak kurtulmanın en iyi yol olduğunu düşünüyor. Bu çok iyi bir plan olsa da, dikkatli olmazsanız işlerin karışmasına neden olan zararlı dosyayı da geri yükleyebilirsiniz. Yedek de olsa dokümanlarınızın ve verilerinizin virüslere karşı tarandığından emin olun.

5 Nisan 2014 Cumartesi

Safir Ekranlar Hakkında.

Safir ekranlarla ilgili bugüne kadar birçok söylenti işittik. Özellikle yeni nesil telefonların böyle bir ekrana sahip olacağı söyleniyor. Yeni nesil telefon üreticilerinin safir ekran üreten bir firmayı satın alması, bu yöndeki söylentileri iyice güçlendirmiş durumda. Safirin ne olduğunu çoğunuz bilirsiniz. 2010 yılında Prens William'ın Kate Middleton'a verdiği nişan yüzüğündeki o çok güzel mavi değerli taş... Neden safir sorusunun cevabı ise, safirin sadece değerli bir taş olmaktan çok daha fazlası olması. Safir, alüminyum oksidin kristalleşmiş bir hali. Taşıdığı demir ve titanyum element parçaları sayesinde de o doğal mavi rengini kazanıyor. Neden telefonlara uygun? Safirin işlenerek kullanılması ilk defa yaşanan bir durum değil aslında. Tag Heuer'in tüm saatlerinde kullanılmasının yanı sıra, askeri araçlarda şeffaf zırh olarak da kullanılıyor. Bilindiği gibi evrende elmastan sert bir madde bulmak oldukça zor. Moh ölçeğinde elmas, en sert madde kabul ediliyor. Safir ise bundan yalnızca bir derece daha yumuşak. Yani safir, sıradan bir cep telefonu camından çok daha dayanıklı.

Yeni Nesil USB'ler Hakkında.

En son cihazlardaki USB 3 mini ve micro B bağlantılarına ayak uydurdunuz mu, bilmiyoruz. Ama bir sonraki nesil konektör, tasarlanmaya başladı bile. Henüz onun nasıl görüneceğini bilmiyoruz, çünkü henüz prototipten öteye gitmiş değil. Ancak bildiğimiz, yeni konektörün iki yönde de bağlanabileceği, bir başka deyişle çevrilebilir olacağı. Yazımda ismini sıklıkla anacağım USB Implementers Forum'dan Jeff Ravencraft, yeni bağlantıyı şu sözcüklerle tarif ediyor: "Kablonun yönü veya hangi ucunu taktığınız konusunda endişe etmenize gerek kalmayacak. Her türlü çalışacak. A veya B tür kablo kullanmanızın da bir önemi kalmayacak." Yeni konektör, USB micro B bağlantısına benzer bir boyutta olacak (yukarıdaki gibi). Bu sayede telefonunuzdaki soket, onun üzerinde gereksiz yer kaplamayacak. Ravencraft, akıllı telefon, tablet ve PC üreticilerinin yeni konektörü kullanmaya hazırlandıklarını bildiriyorlar. Yeni nesil USB bağlantısı iyi bir haberle birlikte gelecek. Şu anki plan, yeni tasarımı birkaç nesil kullanmak yönünde. Ravencraft, yeni USB'nin "performans ve güç için ölçekleneceğini" söylüyor. Ravencraft, konektörün gelecekte saniyede 20Gbit veri aktarımını aşması gerekebileceğini, grubun bunu farkında olduğunu ve konektörün bu hızları destekleyeceğini vurguluyor. Yeni konektör 100W güç sağlayabilecek, ama bundan fazlasını beklemeniz gerekli. 100W'ın üstüne çıkılmaması, hem güvenlik için önemli, hem de yeni laptop'lar daha az güçle şarj olabiliyor. USB kablosunun ucunda olabilecek şeyler konusunda bazı ilginç fikirler de beyinlerde dolaşıyor. Örneğin Berkeley Üniversitesi'nden bir araştırmacı, USB ile bir güneş panelini bağlamayı deniyor. Araştırmacı 100W güç elde ettiğinde USB kablosuyla bir telefondan TV ekranına, herhangi bir cihaza ihtiyaç duyduğu elektriği sağlayabilecek ve onları güç kablolarından kurtaracak. 20Gbps'lik USB'leri biraz beklememiz gerekecek ancak SuperSpeed 10Gbps konektörler bu sene kullanılmaya başlanacak. Bu konektörler, şu an maksimum 5Gbps hızına çıkabilen USB'lerin iki katı hız sunuyor. Yeni kablonun overhead giderlerinin (dosya aktarımı sırasında kullanılan diğer bant genişliği kaynakları gibi) daha az olduğu da testlerde ortaya çıkmıştı. Ravencraft, mühendislerin 10Gbps hızındaki bir bağlantıda 9.7Gbps aktarım hızına ulaştıklarını söyleniyor.

Gürültü Azaltma Nasıl Kullanılıyor ?

Günümüzün akıllı telefonları, veri aktarım hızı, performans ve depolama alanında yarışıyorlar. En son teknolojileri üzerinde barındıran bu cihazlarda karşı tarafla konuşma konusunda da geliştirmeler yapılmasını beklemeniz normal. Ancak arka plandaki sesleri azaltmakta kullanılan teknoloji, dışarıda yaptığınız telefon görüşmelerini sessizce geleceğe taşıdı. Bu yazımızda orta ve üst seviye ceplerde bulunan gürültü azaltma teknolojisi hakkında bilmeniz gerekenleri sizlerle paylaşacağım. Bilmediğiniz ilk şey, telefonunuzun bir değil iki veya daha çok mikrofona sahip olduğu. Çoğu telefon, iki, bazı durumlarda üçüncü bir mikrofona sahiptir. Bu mikrofonlar, telefon üzerinde "stratejik noktalara" yerleştirilmiştir. Tam burada basit matematik ilkeleri kullanılarak geliştirilen bir algoritma kullanılır. Böylece gürültü, sesten ayırt edilir ve kaldırılır. İlk mikrofon, sesinizi kaydetmek üzere ağzınıza yakın bir yerde bulunur. Bu mikrofon doğal olarak etrafınızdaki gürültüleri de duyacaktır. Tek mikrofonlu bir telefonda, mikrofona gelen tüm sesler, karşı taraftaki kişiye olduğu gibi gönderilir. İkinci mikrofon ise genellikle başka bir konumda, örneğin telefonun üstünde veya arkasında bulunur. Böylece ikinci mikrofonun konuşma sesini çok fazla almaması, arka plan seslerinin algılanarak kaldırılması sağlanır. Gürültü azaltma alanında en önemli adımları atan şirketlerden bir tanesi, Qualcomm. İşlemci üreticisinin Fluence teknolojisi, birçok yongalarında bulunuyor. Bu yongalar, amiral gemisi telefonlarda da kendine yer ediniyor. Uygun fiyatlı telefonlar arasında ise sadece bazı telefonlar bu teknolojiyi kullanıyor. Snapdragon 800 ve en son 801 dahil olmak üzere Snapdragon SoC mimarisini kullanan tüm telefonlar Fluence'i içeriyor. Birçok alt seviye telefon, gürültü iptal etme teknolojisine sahip olsa da, maliyetinden dolayı iki veya üç ek mikrofon eklemek istemiyor. Telefonunuzla makinelerin çalıştığı, çok gürültülü bir caddeden geçtiğinizi düşünün. Sadece birkaç sene önce böyle bir yerde konuşmanız, imkansıza yakındı. Tek mikrofonlu, düşük işlemci gücüne sahip eski telefonların en çok zorlandığı alanlardan bir tanesi, bu alandı. Bugün, telefonlara eklenen ikinci mikrofonlarla yol gürültüsünü ortadan kaldırmak mümkün oluyor. Sesiniz, ilk mikrofona ikincisine göre çok daha güçlü ulaşıyor. İki mikrofonun kaydettiği sesler, telefonunuzun işlemcisine ulaştığında sesler karşılaştırılıyor. Sizin sesiniz ve diğer sesler, mikrofonların kaydettiği sesler arasındaki fark yoluyla bulunuyor. Bunun ardından size ait olmayan sesler, sessiz hale getiriliyor. Böylece karşı tarafa sadece sizin sesiniz gönderilmiş oluyor. Bluetooth kulaklıklar da benzer bir teknolojiden faydalanıyorlar, bu şekilde telefonunuza bağlı olmaktan kurtuluyorsunuz. Gürültü iptali üzerinde çalışan bir başka firma ise Li Creative Technologies. Firma, bu işi nasıl yaptığına dair bazı karşılaştırmalar da sunuyor. Duyabileceğiniz gibi arka plandaki tıslama, yok etmesi en zor olan gürültü. Temiz görüşmelere izin veren gürültü iptali teknolojisi, bazı özel modellerde farklı bir biçimde karşımıza çıkıyor. Kulaklıklara eklenen aktif gürültü iptal teknolojisi, dinlediğiniz müzik veya videoların kulaklarınıza ortamdaki gürültüden arınarak, en temiz biçimde ulaşmasını sağlıyor. Bu işlevi sunabilmek için her kulağınıza taktığınız kulaklık için birer mikrofona sahip. Bu kulaklıklar, tahmin edebileceğiniz gibi etrafınızdaki sesleri ve gürültüyü algılamakta kullanılıyor. Siz müzik dinlerken bu sesler, telefona gönderiliyor ve telefonunuz, bu sesleri "ters çevirerek" kulağınıza gönderiyor. Böylece dışarıdan duyduğunuz gürültü, azalmış oluyor. Bu teknoloji, şimdilik sadece özel MDR-NC31Em kulaklıklarıyla gelen bazı modellerde kullanılıyor. Teknolojinin diğer telefon ve kulaklıklara yayılmasını umuyoruz.

Sokak Sanatı nedir?

"Sokak sanatı nedir?" sorusuna kısaca cevap vermek gerekirse, sokak sanatı sokakta ya da diğer halka açık yerlerde yapılan sanattır. Genelde sokakta ya da bir bina duvarında yapılan bir resim ile gerçekleştirilir ancak resimle sınırlı da değildir. Aşağıda internette çok orjinal bir sokak sanatı resim örneği var. Öyle bir sokak sanatı ki, yapılan sanatla şehire gündüz ayrı bir hava, gece ise ayrı bir hava kazandırılıyor.

EXFAT Nedir Ne Değildir

Karşılaştırma: NTFS, FAT ve FAT32 karşısında ne sunuyor?
- 4GB'dan büyük dosyaları okuyabilme ve yazabilme.
- 32GB'dan büyük bölümler oluşturabilme.
- Dosyaları sıkıştırarak alan kazanabilme
- Daha iyi boş alan yönetimi, dolayısıyla daha az parçalanma
- Büyük sürücülerde büyük kümelere izin verir, dolayısıyla daha az alan kaybı yaşanır
- Dosya ve klasörlere izinler tanımlanabilir (Profesyonel Windows sürümünde)
- EFS (Yalnızca Profesyonel Windows sürümünde) ile anında şifreleyebilme
Karşılaştırma: FAT ve FAT32'nin NTFS'ye göre hangi avantajları var?
- Neredeyse tüm işletim sistemleri ile uyumlu
- USB sürücüsünde daha az yer kaplar
- Daha az yazma işlemi, dolayısıyla daha hızlı ve daha az bellek kullanımı
Karşılaştırma: exFAT'ın FAT ve FAT32'den üstün yönleri
- 4GB'dan büyük dosyaları okuyabilme ve yazabilme
- 32GB'dan büyük sürücü bölümleri oluşturabilme

- Daha iyi boş alan yönetimi, dolayısıyla daha az parçalanma

Exfat, Fat 32 ve Ntfs gibi bir dosya sistemidir. Genişletilmiş dosya ayırma tablosu (exFAT) daha iyi bir mobil kişisel depolama artan ihtiyaçlarına uygun yeni bir dosya sistemidirexfat

Vista SP1 ile kullanılmaya başlayan Exfat dosya sisteminin yeni getirdiği özelliklere bir göz atalım. Exfat dosya sistemi hem pc hemde mac ile uyumlu çalışmaktadır.

Exfat dosya sisteminin getirdiği yeni özellikler nelerdir?

1- ExFAT ile dosya boyutu 4GB’tan 16 EB’a (16 Milyar GB) yükselecek. Bu hız ile yakın gelecekte sorunsuz veri paylaşımları yapılacaktır.
2- FAT16 sisteminde mevcut olan 1000 dosya sınırı, exFAT ile kapasiteye bağlı olarak sınırsız olarak belirlenmiş durumda. Kapasiteniz miktarında istediğiniz kadar dosya eklemeniz mümkün.
3- Veri depolama aygıtlarına atılan tum bilgiler aygıtta kümeler denilen mekanlarda parçalanarak saklanır. Örneğin 4 KB küme büyüklüğüne sahip bir depolama aygıtına 8KB’lık bir dosya atılırsa bu aygıtta 2 kümeye yerleştirilir ve orada saklanır. Ancak atılan dosya 9KB olursa bu sefer sistem size 3 küme tahsis eder. Normalde 3 kümede 12 KB saklanırken sizin 9 KB içinde o miktarda yer ayrılır. Bu tür durumlarda attığınız dosyalar bellekte fazladan yer kaparlar. ExFAT yeni bir yazılım ile bunun önüne geçerek boşa yer kaplamaları önlemeye çalışıyor.
4- Yeni sistem eski sistemlere oranla oldukça hızlı çalışıyor. Veri aktarımında saniyelerin önemi dikkate alınırsa FAT32 ile ExFAT arasında ki 6 sn fark önemli bir hız farkı.
5- Eski sistemlerde veri aktarımı sırasında yaşanan bir kesinti veya aksaklık nedeniyle bazen veri kayıpları yaşanabilmekte, hatta tüm veriler silinebilmekteydi. ExFAT ile bu sorun halledilmiş durumda.
6- En önemli özelliklerden biri ise depolama aygıtının kullanıcı tarafından özelleştirilebilmesi ve bu özelleştirme sonucunda hız veya performans kayıplarının yaşanmaması.

Exfat dosya sistemi nerelerde kullanılmak üzere tasarlanmıştır?

Exfat dosya sistemi daha çok taşınabilir veri depolama aygıtlarında kullanım için tasarlanmıştır.

golang nedir

Go Dili ve Özellikleri – Kurulumu ve Yapılandırması

Merhabalar
Bu yazıyı okul ödevim için hazırlamıştım, yoksa ne işim olur go ile :)  O yüzden kullanılan dil biraz resmi oldu.  Ödev bu kadar değildi. 50 word sayfası var. Kurulumdan sonraki kısım standart programlama dili anlatımıyla(if, döngüler, diziler…) devam ettim. Vaktim olursa o kısımları da koyacağım. Kaynağın az olduğu bir dil hakkında bilgi toplamak çok zor. Bazı konuları C ile benzerlikleri ile anlatmaya çalıştım. Şimdilik bu dil hakkında “uyusun da büyüsün” yorumunu yapıyorum.


BÖLÜM 1. GO DİLİ VE ÖZELLİKLERİ

Go, Google tarafından geliştirilen bir programlama dilidir. Google Go’yu 2009 da tanıttı, nihai sürümü 2012 çıkacağı Go’nun resmi bloğunda duyurulmuştur.[1]
Phyton gibi dinamik bir dilin geliştirme hızını; C veya C++ gibi bir dilin güvenliğini bir potada eritiyor. Google’a göre dev kütüphaneler bile saniyeler içerisinde derlenebiliyor ve geliştirilen kod yaklaşık olarak C hızında çalışıyor. [2]
Go özellikle çok işlemcili sistemler için uygulama geliştirmeye elverişli olacak ve nesne odaklı tasarım için sade bir başlangıç sunacak. Ayrıca Google tüm dili bir Creative-Commons lisansı altında yayımladı.


Go bir sistem programlama dilidir ve hedefi de genel amaçlı bir dil sistem dili olmasıdır, tıpkı C++ gibi. Tatbikî yaklaşım ve aradan geçen zaman içinde gelişen trendlere göre arada mutlak çok fazla farklılık da bulunmaktadır.[3]
Bunları da özetlemek gerekirse;
  • Go constructor ve destructorları olan sınıflar içermez, üye metotlar, sınıf miras hiyerarşisi ve sanal fonksiyonlar yerine Go, arabirim yani interfaceleri destekler ve bu da aslında C++ ile birlikte template kullandığınızda da kullanılan bir yapıdır.
  • Go garbage collection (çöp toplama) yani kısaca işi biten elemanların atılarak temizlik yapılması ve gereksiz hafıza kaplamalarının önlenmesi de denebilir, bunun da modern işlemcilerde incremental olarak yapılması daha efektiftir.
  • Go da pointer (işaretçiler) bulunur ancak pointer aritmetiği bulunmaz. Yani bunu da açmak gerekirse, bir işaretçi kullanarak bir stringe ait byte lar üzerinde ilerleyemessiniz.
  • Diziler Go da birinci sınıf değerlerdir. Bir dizi, bir fonksiyonda parametre olarak kullanıldığında, fonksiyon dizinin bir kopyasını alır, ona ait bir işaretçi almaz. Ancak uygulamada fonksiyonlar sliceları kullanırlar. Bu da yeni bir kavramdır ve konsept olarak Slice 3 alanı olan bir struct (yapı) dır ve bir diziye işaret eden bir pointer, uzunluk ve kapasite bilgisini tutar ve [ ] operatorünü destekleyerek dizi elemanlarına erişmeyi sağlarlar ve len fonksiyonu sayesinde de Slice’ın  uzunluğunu lde edebileceğiniz gibi, cap fonksiyonuyla da dizinin kapasitesini elde edebilirsiniz.
  • Stringler de dil tarafından sağlanmıştı ancak bir kez oluşturulduktan sonra bir daha değiştirilemezler.
  • Hash Table’lar da desteklenmiştir ve burada map olarak geçmektedir.
  • Farklı threadlerin çalışırılabilmesi ve bunların arasında bir haberleşme kanalının olması da dil tarafından desteklenen bir özellik olmuştur.
  • Go Header dosyaları kullanmaz. Bunun yerine, her kaynak dosyası tanımlanmış bir paketin bir parçasdır.
  • Go kullanıcı tanımlı operatörleri desteklemez.
  • Go const ve volatile’ı da desteklemez.
  • Go geçersiz işaretçiler için nil değerini kullanır, C++ da bildiğiniz gibi bu değer NULL olarak geçmekte idi. [3]

Resim 2: Go ile derleme hızlıdır[2]

1.2. Go İle Merhaba Dünya

package main
import“fmt”
func main(){
fmt.Printf(“Nasıl gidiyor Dünyan“)
}


Dilin resmi sitesinde(golang.org) çevrimiçi bir derleyici vardır. Seçebileceğimiz birkaç örnek program da var.  Dili tanımamız açısından etkili bir yöntem.
Resim 3: Go çevrimiçi derleyici [1]

1.2. Go Dili Kurulumu

1.2.1. GoLang IDE(Tümleşik Geliştirme Ortamı)
Go dilinin Windows altında çalışan görsel bir editördür. Programı kurmak için;
  1. Öncelikle için Go derleyicisini(Go Software Development Kit) Windows sürümümüze göre (32bit veya 64bit) olarakhttp://code.google.com/p/gomingw/downloads/ adresinden indiriyoruz. 64bit sistem kullanıyorsanız 32 ve 64 bit derleme yapabilmek için ikisini de indirebiliriz.  (64bit: gowinamd64… ,  32bit için: gowinamd386…)
  2. İndirdiğimiz Go derleyicilerini 32bit için c:go, 64bit için ise c:go-w64 klasörüne çıkartıyoruz.
  3. LiteIDE X programını http://code.google.com/p/golangide/downloads/ adresinden indirip uygun bir yere kuruyoruz.
  4. Kurulan yerdeki bin klasöründeki liteide.exe ile programı çalıştıralım.
İlgili yerden yeni bir go uygulaması oluşturalım.
Resim 4: Lite IDE ile yeni bir uygulama
Görüldüğü üzere program lua dilini de tanıyor. Go uygulamasını oluşturduğumuzda varsayılan uygulama ile karşılayacak. Uygulamamızı derleyip sonucu görelim.
Resim 5: Lite IDE ile ilk uygulama
Aşağıdaki panelde çıktı görülüyor. Yukarıdaki araç çubuğunda Env den projemizin 64 veya 32 bit derlenebileceğini seçebiliyoruz.


1.2.1 IntelliJ IDEA ile Go

IntelliJ IDEA, çoğu Java geliştiricisi ve endüstri uzmanları tarafından piyasadaki en iyi Java IDE olarak kabul edilmiştir. Endüstri lideri özellikleriyle IntelliJ IDEA Java programcılarını zaman harcayan rutin görevlerden kurtarır ve üretkenliklerini arttırır. IntelliJ IDEA, geliştirici üretkenliğine odaklanan bir kod merkezli IDE’dir. Editör kodunuzu tam olarak anlar ve kod temelli yapısını bilir, ihtiyaç duyduğunuzda doğru önerilerde bulunur ve kodunuzu biçimlendirmek için çok kullanışlıdır. Birçok dil ile bütünleştirilebiliyor. Ayrıca programın ücretsiz sürümü de mevcuttur. [4]
Resim 6: IDEA logo [4]
Bu kullanışlı geliştirme ortamında Go uygulamaları yapabilmek için bir IDEA eklentisi yüklememiz gerekiyor.
Programın kurulumu ve Go ile bütünleştirilmesi:
  1. Önce IDEA’yı  http://www.jetbrains.com/idea/download/ adresinden indirelim.  Standart ayarlarıyla kuralım.
  2. IDEA’ya Go eklentitisin yüklemek için programın karşılama ekranında Open Plugin Manager tıklayıp Available sekmesi altındaGoogle Go Language eklentisini kuruyoruz. Programı yeniden başlattıktan sonra aktif olacaktır.

Resim 7: IDEA ya Go eklentisinin yüklenmesi
  1. Derleyebilmek için IDEA programına Go derleyicisini göstermemiz gerekiyor.  http://code.google.com/p/gomingw/downloads/adresinden Go derleyicisini indirip IDEA ya gösterebileceğimiz bir yere çıkartalım. (IDEA’nın klasörüne önerilir)
  2. Şimdi örnek bir uygulama geliştirerek sonucu görelim. New Proje sihirbazından Next yaparak uygulama adı ve türünü seçme bölümüne gelelim proje adını ve yerini girdikten sonra Select Type bölümünden Go Module seçip devam edelim.
Resim 8: IDEA ile Go projesi
  1. Sonraki adımda bizden Go derleyicisinin (Project SDK) yolunu isteyecek. Configure butonuna tıklıyoruzIDEA’yı 32bit olarak çalıştırdığımız için 32 bit Go derleyicisinin yolunu gösterip onaylıyoruz.
Resim 9: Go SDK
  1. Projeyi oluşturduktan sonra sağdaki proje panelinde dosyaları görebiliyoruz. Bu projeye yeni bir Go uygulaması eklemek için;src klasörüne sağ tıklayıp  New>Go>Go application ile uygulamanın ismini vererek oluşturalım.
Resim 10:IDEA’da Go Uygulaması

mssql vs mysql

Mysql vs MSSQL


MySQL resmi sitesinde, Mssql serverdan göç edecekler için hazırlanan İngilizce makalenin de yardımıyla1, elbette bir uygulama geliştirici olarak kendi deneyimimi önceleyerek aşağıda bir karşılaştırma yapmaya çalışacağım.
Bağlantı


** Sakarya Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı Bölümü öğrenciliğim döneminde, bir ödev ile ilgili yazmış olduğum iki yaygın veritabanı olan MySQL ve MSSQL karşılaştırmasını arşivimde buldum ve blogumda  paylaşmaya karar verdim. Devamı gelecek.. :)

Bir uygulama geliştirici olarak, Veri Tabanı Yönetim Sistemleri dersinin güz dönemi yarı yıl ödevinde önerilen karşılaştırmalı database yönetim sistemlerinden, hem şahsi tecrübem nedeniyle, hem de kullanım oranlarını göz önünde tutarak MySQL ve Mssql ikilisini seçtim.
Bu iki veritabanı yönetim sistemlerinin, mukayeseli tablosunu sunduğumuzda, şayet mevzu bahis olan MySQL 'in 5.0 sürümünden önceki sürümlerinden birini ele alsaydım, diğer saikler bir yana, uygulama geliştiricisine sunduğu avantajlar nedeni ile Mssql'den yana tavır almamız gerekirdi. Oysa bugün, MySQL 5.0 ve sonraki sürümlerine eklenen özelliklerden sonra, mukayese tablomuzun daha da billurlaştığını, bu mukayesinin pek çok açıdan(!) eşitler arası bir mücadeleye dönüştüğünü söyleyebilirim.
MySQL resmi sitesinde, Mssql serverdan göç edecekler için hazırlanan İngilizce makalenin de yardımıyla1, elbette bir uygulama geliştirici olarak kendi deneyimimi önceleyerek aşağıda bir karşılaştırma yapmaya çalışacağım.
MySQL denilince akla gelen ve tercih sebeplerinde hep üst sıraları koruyan nedenin, adı geçen makalede bulunan karşılaştırma tablosunda da öncelendiğini görüyoruz. Bu özellikler sırasıyla MySQL'in açık kaynak kodlu bir veri tabanı yönetim sistemi olması; aralarında MsSQL veritabanı yönetim sisteminin üreticisi Microsoft'un ürettiği MS Windows işletim sistemi de olmak üzere pek çok platform üstünde(RedHat, SuSE, Fedora, Solaris, HPUS, AIX, SCO, FreeBSD, Mac OS) çalışabildiği ve bir uygulama geliştiricisi nazarında en önemli teknik detay olan ve neredeyse tüm sürümlerinde (MySQL'in MsSQL karşısındaki derin mahcubiyetinin sebebi olan View, Stored Procedure gibi özelliklerin olmadığı 5.0 önceki sürümler) bulunan ve MSSQL karşısında önemli bir avantaj sayılan çok seçimli veri tabanı motoru seçenekleri. Yeri gelmişken değinmekte fayda var; farklı veri tabanı motoru seçenekleri MSSQL'de bulunan klasik tablo [table] 'ya göre verinin güvenli işlenip işlenmeyeceğinden tutun da, veri hacminin niteliğine (sıkıştırılmış veri ya da değil) göre pek çok seçenek sunmaktadır. Başta kaygı vericisi gibi duran bu veri tabanı motoru seçeneğinin, gelişen ihtiyaçlar ve saklanan verinin niteliğine göre, size en optimum seçeneği sunması MySQL'in, MSSQL karşısında önemli bir teknik avantajı.
Özellikle MySQL'in üretici firması Sun'un Oracle tarafından satın alındığı bugünlerde, Sun firmasının başka bir ürünü olan OpenOffice'ın başına gelen garabet benzerinin MySQL'in de başına gelebileceğini hatırda tutarak, Sanders Kaufman'ın yazdığı2 ve makale başlığında dikkat çektiği önemli bir ayrıntıya değinmek istiyorum: İhtiyaçlarımız için bir karar alırken, politik saikleri ve populizm uğruna öne çıkartılan aldatıcı başlıkları değil; bizatihi ihtiyaçlarımızı dikkate almalıyız.
Çünkü her iki veri tabanı yönetim sistemi de, iddialarıyla orantılı olarak bir uygulama geliştiricisinin temel ihtiyaçlarını karşılamaktadır. Her iki veritabanı yönetim sisteminde de verileri işlemek ve sorgulamak için SQL 'i kullanabilirsiniz. Her iki veri tabanı yönetim sistemi de ANSI-SQL'i desteklemektedir. (Bu arada, MySQL ve MSSQL veritabanı yönetim sistemlerinde SQL sentakslarında bazı farklar olduğunu belirtmeliyim. Bunu karşılaştırmayı konu alan bu yazıda, avantaj ya da dezavantaj cümlesinden saymanın bir önemi olacağını sanmıyorum. Çünkü mevzu bahis sözdizimi olduğunda, ölçü kullanıcı alışkanlıklarıdır.)
Yine her iki veri tabanı yönetim sistemi de, hızlı sorgular için indexleme ve XML desteği sunmaktadır.
MySQL ve MSSQL'i karşılaştırmaya devam edersek, MySQL'in ilişkisel veritabanının önemli bir özelliği olan yabancı anahtarları (foreign key) tam desteklemediğini görmekteyiz. (Yabancı anahtar desteği de yine MySQL'de bulunan farklı depolama motorlarından hangisini seçeceğinize bağlı olarak, değişebilir.)
Performans konusunda da MySQL lider olduğunu söyleyebiliriz. MySQL tablolarında varsayılan olarak seçili durumda olan MyISAM sayesinde hem verilerimiz diskte çok az yer kaplar, hem desorgu işlemelerinde CPU 'yu yormaz. MySQL Windows'ta sorunsuz çalışır ancak en iyi performansı UNIX ve türevi işletim sistemlerinde gösterir.

oracle enterprise linux

Oracle Linux 6 Kurulumu 

Oracle Linux 6 Kurulumu
Oracle Enterprise Linux 5.5 sürümünün   yeni versiyonu  olan Oracle  Linux 6  dağıtımına başlandı.
Yeni versiyona ulaşabileceğiniz adresler.
Oracle  Linux  edelivery.oracle.com dan indirebilirsiniz.
Oracle  Linux    kernel ‘ ı  public-yum dan  indirebilirsiniz.
Oracle  Linux   da güncellemeleri alabilmek için  ULN ( Unbreakable Linux Network) hesabınızı  oluşturmanız gerek.
Oracle Linux un yayınlanan dökümanlarına   burdan
 ulaşabilirsiniz.

image001




image002




image003




image004




image005




image006




image007




image008




image009




image010




image011




image012



image013




image014




image015




image016




image017




image018




image019




image020




image021




image022




image023




image024




image025




image026




Bu Blogda Ara